3 Ocak 2011 Pazartesi

Masal Bölüm 1.

Sevgili dünlük, saat henüz erken olduğu için günlüksün hala bugün böyle idare et. Akşam akşam bir mail sinirlerimizi bozdu. insanlar ne kadar görgüsüz olabiliyorlar. Üstelikte 50 li yaşlarda okumuş yazmış bir insan, yazışma adabını bilmez mi? Bilmez miş. Neyse bunun gerginliğini atmak için bir kadeh karadut şarabı eşliğinde yazmaya karar verdim. 1 den 10 a kadar sayıp sana uzun bir masal anlatacağım. 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10. rahatlamadım, bunun da bi numarası yokmuş. Biz masala geçelim belki biraz gevşerim.

Masalımızda mekanlar genel olarak Ankara sokakları olacak. Yer, zaman, kişiler uydurma ama kişilikler ve olaylar gerçek olacak. masal gibi :)
Masalımızın iki esas kahramanı olacak
Esas kız, biz ona K. diye sesleneceğiz. K. işi gücü olan konuşkan, dışa açık, özgüveni yüksek izlenimi veren ama içeride kendini paralayan şahsına münhasır bir kişiliktir.
Esas oğlan, biz ona D. diyeceğiz. D. işi gücü olan içe kapanık, genelde utangaç, mütevazi ve psikolojik  sorunları olan hasta bir arkadaşımızdır.

Bu iki kişinin ortak noktaları ise yalnızlığın dayanılması zor bir yaşantı değil daha entellektüel ve felsefi bir tarafının olduğunu düşünmek gibi gereksiz bir yanlarının olmasıdır.

Gelelim Masalımıza
1. Bölüm
Bir sonbahar günü kızımız K. kısa süre önce tanıştığı bir arkadaşının doğum günü olması vesilesiyle bir demet çiçeği kapar ve soluğu arkadaşının ofisinde alır. Arkadaşına sarılır, çiçeği verir, doğum gününü kutlar ve işe dönmesi gerektiğinden ortamdan hızla uzaklaşır. K. sonradan öğrenecektir ki gittiği yerde arkadaşından başka biri daha vardır. Ve onu hiç görmez o anda. Aradan günler geçer, K. kafası masaya gömülü bir şekilde çalışırken kapı aralanır ve içeri "Pardon" diyen bir ses girer. K. kafasını kaldırır ve bir çift mavi gözle karşı karşıya gelir. "Ben N. yi arıyordum" der. K. aradığı kişinin dışarı çıktığını, beklemek isterse bir çay ikram edebileceğini söyler, ama acelesi vardır gelenin  "Teşekkür ederim, başka zaman" der ve gider.
Aylar belki yıl sonra K. öğrenecektir ki, arkadaşının ofisinde yüzüne bile bakmadan uzaklaştığı kişi ile o gün işyerine gelen kişi aynı kişidir yani D.

O günden haftalar sonra D. bir arkadaşıyla buluşmak üzere dışarı çıkar. Arkadaşıyla buluşacağı mekana her zamanki utangaç tavırlarıyla girer. Gözleri arkadaşını aramaktadır ve geldiği mekanın çok kalabalık olmasından rahatsızdır. Alışık değildir ve ciddi bir baş ağrısı yaşamaktadır. D. nin gözleri arkadaşını ararken başka tanıdık yüzler görür ve onlar da D. yi. Nereye kaçacağını bilemezken masalarına buyur ederler D. yi. Her ne kadar arkadaşı gelince bu kalabalıktan kurtulacağını düşünsede, bir telefon sesi D. yi bütün gece o masaya mahkum edecektir. Arkadaşı gelemeyecektir ve D. masadan kalkmak istediğini söyleyememektedir.

Bir süre sonra D., etrafı renklendirircesine heyecanlı ve neşeli bir ses duyar, merhaba diyerek yaklaşmaktadır. Ses D. nin oturduğu masaya geldiğinde sanki herşey susar bir tek o ses duyulur. D. gözlerini yukarı kaldırdığında kırmızı paltosuyla gülümseyen K. yı görür. İki çift derin mavisi göz buluşur ve gülümser.

K. merhaba demek için uğradığını ve kalamayacağını söyler. D. hemen ayaklanır ve üzerindeki utangaçlıktan eser kalmamış bir şekilde gitmesi gerektiğini söyler. Birlikte dışarı çıkarlar ve sanki yıllardır birbirlerini tanıyorlarmış gibi farkında olmadan uzun bir yürüyüş yaparlar.

K. otobüse biner, D. yoluna devam eder. K. D nin arkasına bakıp bakmayacağını merak eder ama D. arkasını dönmez.

Bölüm 2.
yarına

4 yorum: